Doktorlarımız
Doktorluk Bir Meslek Değil, Yaşam Tarzıdır...
Yorucu ve zorlu ameliyatlar ile geçen dolu bir gün sonunda akşam
eve gelinir. Çocuklar ve Hanım çoktan yatmıştır. „Bir
yorgunluk çayı içeyimde günüm sadece hastanede değil evimde de
geçmiş olsun“ denilir, ama o çay kaynar durur... Uyku daha
tatlıymış... Sabaha kalmaz, telefon çalar. Acil bir hasta şifa
aramaktadır. Çocuklu ve Hanımlı kahvaltı iptal olmuştur. Bu
ayda bir değil, beş keredir, on keredir...
Acil servisteki nöbetlerde binbir çeşit insan gelir, hepsi
hastadır, negatif enerji yüklüdür, iyileşmek için senin gözüne
bakar. Hepsi senin enerjine muhtaçtır. Pür dikkat önce hastalığı
bulursun, sonra tedavisini verirsin, takip edersin. Sadece hastaya
değil, yakınlarına da moral verirsin. Nöbetlerden eve döndüğünde
ne kendine, ne ailene birşey kalmamıştır. Ama onlar bilir durumu,
alışmışlardır artık senin dünyana... Çocuklar babayı
görmeden büyür, ne hafta sonu vardır bu işin, ne de tatili.
Kadın Doğumcusu, Ortopedisti, Anestezisti, Dahiliyecisi hastasını
düşünerek yatar, onu düşünerek kalkar. Başka ne yapabilirim ?
Başka neler yapmalıydım der durur. Beden bir yerde, kafa başka
yerdedir hep.
Her geçen gün güncellenen teknoloji ile yarışırlar hepsi, ne
yenilik var, nasıl hastalar daha kolay ve hızlı tedavi olur, ben
olsam hangi tedaviyi isterdim soruları hep araştırılır, bilime,
pratik iş hayatına katkıda bulunmak istenir...
Hepsi zeki ve entellektüel kafalardır bunlar... Ekip başı olmak
da çok zevklidir, zorluklarını unuttururlar. Her birinden yeni
şeyler öğrenirsin. Hırslısı da vardır, sanatçısı da, hoş
sohbetlisi de vardır, resmi olanı da...
Ancak tek noktada birleşirler hepsi : SEVGİ !
Ben ve ekibim olarak, sağlığın insanlar ve insanlık için
doğuştan kazanılmış bir hak olduğunun bilincinde hareket eden,
etik, deontolojik değerlere önem veren, hangi zorlukta hastalık
olursa olsun „önce insan ,önce hasta“ prensibi ile çalışan
bir gruba sahip olmanın sevincini yaşıyorum.
Öğrencilik, Asistanlık, Uzmanlık, Doçentlik, Profesörlük...
Her dönemde gecesini gündüzüne katarak, insanların
hastalıklardan kurtulması için mücadele eden ve bunu bir ömür
boyu kendine hayat felsefesi yapan bu fedakarlar için belli
pozisyona geldikten sonra dahi, en çok tatmin edici şey ; yine
hastaların iyileşmesidir, şifa ile taburcu olmalarıdır. İşte
„gözü kör“ bu amaca koşan meslektaşlarım sayesinde, en
önemli varlığımız, SAĞLIĞIMIZ, dolayısı ile geleceğimiz
koruma altındadır.
İyi ki varsınız !
Prof. Dr. Necati Çanakçı
Medikal Direktör